Okul gezileri, kamplar, arkadaş buluşmaları, çocukların gelişiminde önemli bir yere sahip. Ancak anne babalar, ebeveynlik rollerini unutup çocukların gözetmeni durumuna geçti. Peki, çocuklarımızı bizden bağımsızlaşmaları yolunda nasıl destekleyebiliriz?
Kızım yanında bizler olmadan ilk kamp deneyimini 4’üncü sınıfa geçeceği yaz yaşadı. O sırada çok küçük olduğunu ve yatılı göndermemem gerektiğini söyleyenler oldu ama bence hazırdı. Tahmin ettiğim gibi keyifli bir doğa kampı deneyimi yaşadı ve bir haftada daha olgunlaşmış olarak döndü. Kampta, ranzada bir türlü uyuyamaması, dışarıdan gelen seslerden korkması, kalabalık bir odada kalması, yemekleri yiyemediği için aç kalması gibi sorunlarına kendince çözümler bulması beni çok mutlu etti. Elbette her çocuk farklı. Kimi çocuk çok daha erken yaşta ebeveynsiz deneyimlere hazır olurken, kimi daha geç yaşlarda hazır oluyor. Bu noktada çocuğumuzu tanımak ve gözlemlemek önemli. Tabii aynı şey anne babalar için de geçerli. Bazen çocuk hazır oluyor ama ebeveyn bir türlü hazır olmuyor. Çağımızın kaygı dolu atmosferinde, güvenle ve huzurla çocuk büyütmek kolay değil. Ancak çocuklar büyüdükçe, gelişimlerinin bir parçası olarak özgürlüklerini de kazanmaya ihtiyaçları var. Okul gezileri, arkadaş buluşmaları, yatılı arkadaş ziyaretleri, yaz kampları birer fırsat. Ancak çocuğumuzun buna hazır olup olmadığını nasıl anlarız? Kendini koruması, önüne çıkan problemleri çözebilmesi için onu nasıl destekleriz?
Arkadaşta yatılı kalma yaşı
Uzman psikolog ve sosyolog Dr. Serap Duygulu, yaz kampları ile arkadaş ziyaretlerini farklı şekilde değerlendirmek gerektiğini, yatılı arkadaş ziyaretlerinin, ailenin çok iyi tanıdığı ailelerle ve özellikle çocuğun kendisini ve olayları iyi ifade edebildiği yaşlarda uygun olduğunu vurguluyor. 11-13 yaşların yatılı arkadaş buluşmaları için uygun olduğunu belirten Duygulu, “Çocukların bu yaşlarda tehlikelerin, tehditlerin farkında oldukları kabul edilir. Öğretmenlerin denetiminde yapılan gezi ve kamplar için ise 6/7 yaş uygundur. Özellikle bir kurum adına yapılan bu tip etkinliklerin denetim altında yapılması çocuk ve gençlerin güvenliği açısından hem çok önemli hem de gerekli,” diyor. Çocukların aileden uzaklaşarak gittikleri gezilerin psikososyal gelişimleri için yararlı deneyimler olduğuna işaret eden Dr. Serap Duygulu: “Bu etkinlikler çocukların özgüvenli ve strese dirençli hâle gelmelerini de sağlar. Özellikle kent yaşamı içinde büyüyen yeni nesil çocuklar için kamplar, geziler, onların konforlu ve teknolojiyle donatılmış hayatlarının dışındaki doğal hayatla tanışmalarını sağladığı için de önemli. Bu etkinliklere katılan çocukların, daha iyi odaklanabildikleri ve daha fazla sorumluluk üstlendikleri de araştırmalarla ortaya konmuş durumda” diyor.
Mesafeyi anlatmak önemli
Öte yandan istismar ve taciz haberlerine karşı çocuklarımızı istemesek de aşırı korumacı olmamıza sebep oluyor. Dr. Duygulu çocuklarımızı erken yaşlardan itibaren bu konularda bilinçlendirmemiz gerektiğini söylüyor: “Öncelikle ebeveynin mutlak kontrolü ve denetimi çok önemli. Özellikle tacizcilerin ve dolandırıcıların genellikle çocuklara yakın olabilecekleri alanlarda bulunduğunu da göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Çocuklara iyi dokunma/kötü dokunma ayrımı anlatmak, diğer insanlarla olan ilişkilerindeki mesafelere dikkat etmek ve çocuğun isteklerine, istemediklerine özen göstermek gerekli. Çocuğun istemediği bir yakınlığı, akrabası olsa dahi, sırf ‘ayıp olmasın’ düşüncesiyle zorla yaptırmak yanlış. ‘Hadi amca, abi, teyze seni öpsün, hadi onun kucağına git’ gibi eylemlerden sakınmak gerekiyor. Özellikle okul ortamında öğretmen, aile ilişkisi çok değerli. Çocuktan gelen şikâyeti ve anlatımları geçiştirmemek ve mutlaka ciddiye almak gerekir. Çocuğu doğru ve güvenilir bilgiyle donatmak, karşılaşabileceği tehlikelere karşı daha bilinçli olmasını sağlar.”
Aileler daha bağımlı
Çocuğun ailesine olan bağlılığından çok, günümüzün kaygılı ebeveyninin bağımlı olduğuna dikkati çeken Duygulu: “Okul gezileri, kamplar, çocukların beceri kazanmasını sağlayan nispeten korunaklı ve denetimi olan deneyimler. Burada ebeveyn kontrolüne gerek yok, hatta olmamalı. Sürekli denetlendiğini düşünen çocuk, bir birey olarak davranmayı öğrenemez. Çocukların eğitmen gözetiminde ve arkadaş ortamında bu deneyimleri kazanmasına izin vermek gerekir. Sürekli kaygıyla çocuğunu kontrol etmeye çalışan ebeveyn, korkan, adım atmaya çekinen, karar almayı ve uygulamayı öğrenemeyen bireyler yetiştirir” diyor.