Büşra Çelik’in Düşlerinde Elma Kokusu isimli ilk kitabı İz Yayıncılık etiketiyle okurla buluştu. Çelik ilk kitap heyecanını anlatırken, “Kendi yazdığım kitabı oturup okudum tekrar. Her hikâyeye ayrı ayrı baktım” diyor.
İlk hikâyem bir dergide yayınlandı. Yayınlandığı haberinden bir hafta sonra ancak alabildim dergiyi. Elime alıp hızlıca sayfaları aralayıp ismimle ve hikâyemle karşılaştığımda ellerimin titrediğini, gözlerim dolduğunu ama gönlümü ılıtan bir rüzgârın hafif hafif estiğini hissettim. O his çok kıymetliydi, hâlâ da öyle.
Kitabı elime aldığımda yayımlandığını, somut bir şekilde elimde olduğunu fark ettiğim o an tek gerçek büyük bir heyecanın bütün ruhumu ele geçirdiği gerçeğiydi. Kendi yazdığım kitabı oturup okudum tekrar. Her hikâyeye ayrı ayrı baktım. Sayfalara bölündükçe nasıl bir hal aldığına baktım. Benden çıkan bu kıymetli şeyin artık bir iz olarak dünyada kalacağını ve benden başka kişilerin zihninde yer edeceğini, okunacağını düşündükçe ayrı bir keyif aldım.
Evvela sevdiklerime imzaladım. Yakınımda olmayan kişilere gönderilmek üzere bir dolu imza attım. Ama bu isimler kimlerdi, daha doğrusu ilk kim için imzaladığımı hatırlamıyorum. Mühim olan ilk kim için imzaladığım da değildi bence. O sevinci kimlerle paylaştığımdı esas mesele.
Ortaokul yıllarımda derste bize hikâyeler yazdıran bir öğretmenim vardı. Benim hikâyelerimi çok sever, defterimi alır diğer sınıflarda okurdu. İlk tohumlar muhtemelen orada atıldı. Ardından lise yıllarımda bir okul dergisi çıkarma fikri ile beraber yine bir hocamızın önayak olması ile edebiyat üzerine düşünmek ve çokça yazmak imkânı buldum. Üniversite yıllarımda ise bu uğraştan uzaklaştım. Belki de yazdıklarımın bir karşılık bulmamış olması beni küstürmüştü. Zamanla bu durum değişti. Yaklaşık beş yıl önce tekrar yazmaya başladım. O günden beri de hikâye devam ediyor. Yazıyorum.
Aslında böyle bir ayrımım yok. İmkân bulduğum, zihnen diri olduğum, bedenen de yorgun olmadığım her zaman diliminde yazıyorum. Gün içinde iş hayatının içinde olduğum ve buna bağlı sorumluluklarım olduğu için akşam vakitleri bu anlamda yoğunluk kazanıyor. Gece yazdığım vakitler ise nadirdir. Uyutmayan bir hal olması gerekiyor geceleri yazmam için. Açıkçası çok da arzu ettiğim bir durum değil gece yazmak.
Kesinlikle bilgisayar. Bunu fark ettiğimde lisedeydim. Çünkü kelimeler adeta zihnime hücum ediyor yazmaya başladığımda. Kalemimin hızı ise buna asla yetişmiyor. Bu yüzden klavyenin hızına sığınıyorum. O zihnimden geçenlere yetişebiliyor en azından. Defter ve kaleme duygusal bir anlam yüklemek yerine bu konuda benim için daha işlevsel olanı seçerek bilgisayar diyorum.
DÜŞLERINDE ELMA KOKUSU
BÜŞRA ÇELIK
IZ YAYINCILIK
2023
90 SAYFA